pamporovo-2-1900x700_c
Son Turlar

Sentido Letoonia Golf Resort

Termal Otel Konaklamalı Uludağ Kayak Turu

İtalya Turu

Budapeşte(2)-Viyana(2)-Prag(3)

St.Petersburg(3)

Viyana (3)

Roma (3)

Barcelona (3)

Londra(3)

Efes Antik Şehri – Meryem Ana – Şirince

Kapadokya Turu

İzmir Uçaklı Gap Turu

Assos – Çanakkale Turu

Otobüslü Bansko Kayak Turu 3 Gece

2 – 6 MART 2020 BANSKO

24 – 28 ŞUBAT 2016 BANSKO

16 – 21 ŞUBAT 2016 BANSKO

SEVGİLİLER GÜNÜNDE BANSKO

SÖMESTİR 7 GECELİK PAKETLER

SÖMESTİR 6 GECELİK PAKET

SÖMESTİR 5 GECELİK PAKETLER

SÖMESTİR 4 GECELİK PAKETLER

SÖMESTİR 3 GECELİK PAKETLER

Günübirlik Kartalkaya

Bansko Üniversite Haftası

19 – 24 OCAK 2016 BANSKO

Yılbaşında Bansko

Bansko Sömestr Dışı 3 Gece 4 Gün Kayak Turları

Bansko Sömestr Dışı 5 gece 6 gün Kayak Turları

4 gece 5 gün Şubat ve Mart Ayları Pamporovo Kayak Turları

4 gece 5 gün Ocak Ayı Pamporovo Kayak Turları

4 GECE 5 GÜN ARALIK AYI PAMPOROVO KAYAK TURLARI

Bansko Sömestr Erken Rezervasyon 5 Gece 6 Gün Kayak Turları

Pamporovo Sömestr Erken Rezervasyon 7 Gece 8 Gün Kayak Turları

Pamporovo Sömestr Erken Rezervasyon 5 Gece 6 Gün Kayak Turları

Balkanlar Turu

Balkanlar / Yunanistan Turu

Kurban Bayramı Balkanlar Turu

Baştan Başa Balkanlar Pegasus ile

Baştan Başa Balkanlar – Eylül

Baştan Başa Balkanlar – Kurban Bayramı

Kurban Bayramında Bulgaristan Kültür Turu

Bansko Kayak Turu 7 Gece

Bansko Kayak Turu 5 Gece

Bansko Kayak Turu İletişim için 0532 432 51 15

Bansko Kayak Turu THY ile

Bölgeler

Bulgaristan

Tur Adı

Bulgaristan Turu

Tur Tipi

Bayram Turları

Tur Yıldızı

Kurban Bayramında Bulgaristan Kültür Turu

0/5 (0 Reviews)

Rezervasyon Yap

Detaylar

KURBAN BAYRAMINDA BULGARİSTAN KÜLTÜR TURUOTOBÜS İLE 15 EKİM HAREKETLİ 4 GECE 5 GÜN TUR PROGRAMI

15 Ekim 2013 salı günü saat 24:00 ‘te YILDIRIM BAYRAK alanından hareket edilecek olup, kalkış saatinden yarım saat önce belirtilen yerde bulunmanız gerekmektedir.

 

1.Gün – Çarşamba
15 Ekim Salı günü saat 24:00 ‘te hareket ile yaklaşık 7 saat yolculuğumuzun ardından gümrük ve pasaport işlemlerimizi sonuçlandırıp Bulgaristan ülkesine geçiş yapıyoruz. Gümrük sonrası güzergahımız Haskova, Starazagora, Kazanlık ardından Osmanlı-Rus savaşının yapıldığı Şipka dağları üzerinden Veliko Tırnovo ‘ya ulaşıp 16 Ekim saat 12:00 ‘ye kadar hotelimize yerleşiyoruz.SVETLAphoto1VELİKO TIRNOVO

Bulgaristan ‘ın kuzeyinde Romanya ile sınırı olan bir ildir. İlin merkezi Veliko Tırnovo ‘dur. 4661,6 km² yüzölçümüne sahip ilin nüfusu 291.121 kişidir. İlin 10 belediyesi vardır.Bulgaristan ‘ın ortaçağ başkenti hem manzara hem de tarih açısından etkileyici.

Çarevets kalesinin içinde kraliyet sarayı, başpiskoposluk ve bir çok küçük kilise bulunuyor.

Balkan Dağları olarak bilinen Stara Planina ‘nın kuzey eteklerinde bulunan merkez Bulgar kenti ülkedeki en eski yerleşimlerden birisi. Bu bölgedeki ilk insan varlığının izleri M.Ö. 3. binyıla, Bulgar devletinin kurulduğu 681 ‘den çok öncesine dayanıyor.

Yantra Nehri’nin aralarında kıvrılarak ilerlediği Trapezitsa, Çarevets ve Sveta Gora tepelerine yayılı Veliko Tarnovo, Bulgaristan’ın görsel açıdan en zengin yerlerinden birisi olma özelliğine sahip.

bayramturu1

Şehir, boyar kardeşler Assen ve Petar’ın liderliğindeki 1185 ayaklanması sonrasında Bulgaristan’ın başkenti oldu, yaklaşık iki yüzyıl boyunca Bizans hükümdarlığı altında yaşadı ve İkinci Bulgar Krallığı’nın (1187-1393) başlangıcı oldu.Bir zamanlar ülkenin ortaçağ hükümdarlarının evi olan kraliyet sarayı, başpiskoposluk ve küçük kiliseler kompleks içinde yer alıyorlar. Şehrin en güneyinde, adını 1205 yılındaki Dördüncü Haçlı Seferinin şövalyelerine karşı gerçekleşen bir savaşta Bulgar Çarı Kaloyan tarafından yakalanan Flanders’li Baldwin’den alan Baldwin Kulesi bulunuyor.

Kale duvarları, kuleler, iskan ve kamu binalarının kalıntıları Trapezitsa Tepesinde yapılan kazılarda ortaya çıkarılmış. Bazı tarihçiler İkinci Bulgar Krallığının hükümdarlarının, Yantra’nın öbür yakasındaki Çarevets’e taşınmadan önce bu tepede yaşadığına inanıyorlar.

SVETLAphoto2

Baldwin Kulesi kalenin en güney ucunda yer alıyor.

Veliko Tarnovo orijinal mimarisiyle de insanı etkiliyor. Antik Kentte birbirinin üzerine kondurulmuş evlerin bir çoğu 18. yüzyıl sonu ve 19. yüzyıl başından – Bulgar Uyanışının zamanı kalma. 1230 yılında inşa edilen Kutsal Kırk Şehitler Kilisesi ve 13. yüzyılın ikinci yarısından kalma Aziz Peter ve Paul Kilisesi de görülmeye değer noktalar arasında yer alıyor.

Tarnovo Bulgar tarihinin en önemli kentlerinden birisi. Ülkenin ilk anayasası -Tarnovo Anayasası olarak bilinen- , beş yüzyıl süren Osmanlı hükümdarlığı sona yaklaşırken 1879 yılında burada hazırlandı. Kral 1. Ferdinand Eylül 1908’de Bulgaristan’ın bağımsızlığı da burada ilan etti. Antik Kentin sokakları ve dar yollarının bir çoğu hala parke taşlarıyla kaplı. Çeşitli el sanatları atölyeleriyle ünlü Samovodska Çarşısı da bunlardan birisi.

Veliko Tarnovo, büyük bir öğrenci nüfusuyla Bulgaristan’ın ikinci büyük üniversitesini de içinde barındırıyor. Sayısız kafe, restoran ve diğer lokantalarda lezzetli yiyecekler sunuluyor.

2.Gün – Perşembe
Veliko Tırnava ‘dan hareket ile Şumnu ve Razgrad şehirleri yakınlarında vereceğimiz molalar sonrasında Bulgaristan ‘ın en kalabalık 7. şehri olan Plevne ‘ye varış.PLEVEN (PLEVNE)

Plevne (Плевен, Pleven), Bulgaristan’ın en kalabalık yedinci şehridir. Ülkenin kuzeyindeki Plevne ilinin idari merkezidir. 93 Harbi sırasında Gazi Osman Paşa tarafından Plevne Savunması’nın yapıldığı kenttir. Plevne ili Bulgaristan’ın kuzeyinde Romanya ile sınırı olan bir ildir. Tuna Nehri kıyısında yer alan ilin merkezi Plevne’dir. 4.333,54 km² yüzöçümüne sahiptir.

450px-Pleven_Antistene_4Eski Çağ

Bugünkü Nikolaevo bölgesinde Traklara ait olduğu belirtilen çok sayıda hazine bulunmuştur. Daha sonraki dönemlerde Plevne, Roma İmparatorluğu’nun idaresi altında Moesia Eyaleti içinde olmuştur.

Osmanlı Dönemi

Osmanlı İmparatorluğu idaresinde Plevne, Balkanlar’da önemli yerlerden biri olmuştur. Şehir, Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa’daki sınır bölgesi içinde yer almıştır. 19. yüzyılda şehirde kilise, okul, köprü yapımları da artmıştır.

Bugünkü Plevne

Plevne, birçok kültürel ve tarihî yapıya ev sahipliği yapar. Şehirde 93 Harbi’nin alanında yer alır. Bu sebeple şehirde, bu büyük savaşa ilişkin 200’den fazla anıt bulunmaktadır.

Kültür ve Yapı

Şehir, Osmanlı-Rus savaşına dair birçok anıt ve tarihî yapının dışında birçok kültür yapısına da sahiptir. Bunların başında Plevne Bölgesel Tarih Müzesi, Ivan Radoev Drama Tiyatrosu gelir. Şehirde ayrıca çok sayıda toplum merkezi vardır.

Yolunuz Bulgaristan kuzeyinin iç bölümüne düşerse, Pleven tarafına uğramayı ihmal etmeyin. Orada Mozole, Skobelev Parkı, “1877 Pleven Destanı” Panoraması, üç müze evi, Romen anıt kabir ve Grivitsa köyündeki anıt parkı gibi Bulgaristan için kurtuluş savaşı olan 1877-78 Rus-Türk Savaşı ile ilgili tarihi yerler sizi bekliyor. Pleven şehri, Tuna nehri ile Stara Planina Balkan dağına eşit mesafede, Tuna ovasının kalbinde yer alıyor. Pleven Belediyesinin askeri tarih müzeleri, Bulgaristan’ın Osmanlı hakimiyetinden kurtulduğu 1878 yılından kısa süre sonra kapılarını açan ülkemizin en eski müzeleri arasında yer alıyor.

karolkralhazretleri

Pleven’de bulunan müzelerin çoğu yılın her mevsiminde haftanın her günü ziyaretçilere açıktır. Turistlerin Pleven’e akını, onyıllardır kesilmiyor. Gerek açık havada, gerekse müze binalarında Pleven şehri, 5 ay süren kuşatmanın ve Kurtuluş Savaşında Türk birlikleri ile Rus Ordusu arasındaki çatışmalara tanıklık eden eşsiz silahlar, savaş haritaları, askeri formalar ve saymakla bitmeyen daha birçok nesneyi koruyor. Pleven askeri tarih müzeleri müdürü, tarih uzmanı doç. Milko Asparuhov, bir makalesinde şunları yazıyor:

rus-turk-silahlar

“Savaş sürerken Pleven şehri, büyük askeri, siyasi ve tarihi önem kazandı, Pleven destanı ise şehir tarihinin en önemli dönemlerinden birine dönüşüyor. Pleven’deki çatışmalar, uzunluğu itibari ile, birlik sayısı ve can kaybı itibari ile Kurtuluş Savaşının seyri ve savaştaki zafer açısından kilit önem taşıyan en geniş çaplı olaylar arasında yer alıyor. O güne kadar kimsenin bilmediği küçük bir şehir, 1877 yılında dünya topluluğunun dikkatini, heyecanlarını, umut ve hayranlığını çekiyor üzerine. Özgürlük Pleven’den, Pleven’in çamurlu siperlerinden, düşmanın eline geçmek bilmeyen palankalardan, kanlı savaş alanlarından başlıyor. Zaferin ardından Plevenli insanlar, Rus İmparatoru II. Alexander’e sunulan şükran mektubunda yaşananları şu şekilde değerlendirdiler: “Pleven’in kurtuluşu, kadim Bulgaristan’ın kurtuluşunun şafağıdır”.

Romen birliklerin de katıldığı Rus Ordusu, Pleven’in etrafındaki yeşil tepelere düzenlediği hücumlar, üç kez başarısızlıkla sonuçlandı .Büyük can kaybı verildi. Başarısızlığa uğrayan Rus komutanları, taktiği değiştirdiler. Üç ay süren kuşatmanın ardından 1877 yılının 10 Kasım günü Türk garnizonu çatışmayı gaybetti. Türk garnizonunun başı olan Osman Paşa tutuklandı. En yetenekli Türk komutanlarından biri olan Osman Paşa, kılıcını sembolik bir şekilde general Ganetski ‘ye teslim etti.

Bulgaristan’ın tarihinde yeni çağ açan çatışmaların tarihçesi ne kadar gerçekçi bir şekilde anlatılırsa anlatılsın, gerçekler ve rakamlar ne kadar etkileyici olursa olsun, hiçbirşey olaylara görgü tanıklığı etmek kadar sarsıcı olamaz. Savaş yerine ayak basanlar ise böyle bir hisse kapılıyorlar. 1907 yılında minnettar olan Pleven halkı, çatışmaların yerini yeşilliğe çevirerek adını da meşhur Rus generalini saygı ile anmak üzere Skobelev Parkı koyuyorlar. Bundan 70 yıl sonra 1977’de ise aynı yerde “Pleven Destanı” Panoraması kuruldu.

skobelevparki

Görenlere hayret içinde bırakan bir bina olan Pleven Panoraması, sembolik bir şekilde stilize edilmiş 4 süngü üzerinde duran kesik bir koni şeklindedir. Toplam yüksekliği, 50 metre kadardır. Binanın gövdesini oluşturan üç yatay çember ise üç hücmün imgesidir.

nikolaynikolevic

Efrizle örtülü dördüncü çember ise Pleven’in kuşatmasını sembolize ediyor. Panoramanın birinci salonunda 1876 yılında Osmanlı hakimiyetine karşı düzenlenen Nisan Ayaklanması, Kurtuluş Savaşı döneminde Stara Planina dağının Şipka tepesinde yaşanan çatışmalar ve diğer tarihi olaylar canlandırılıyor. Sözüm ona “Panorama salonunda” ise büyük bir tuval sergilenmiştir. Uzunluğu 100 metrenin üzerinde, genişliği ise 15 metre olan duvar alanını kaplayan tuval, keten dokumalı olup tek bir dikişle birleştirilmiştir. Tuvalin üzerinde 1877 yılının Eylül ayında yaşanan çatışmayı gözler önüne seren gerçekçi resimler yer alıyor. Resimlerin canlılığı ve resimlere plastik biri örülen nesneler sayesinde izleyenler üzerinde inanılmaz derecede güçlü etki sağlanıyor. Perspektif yanılsaması 8-10 metreyi buluyor. Elimi uzatsam ahşap at arabasına dokunacağız, bir adım atsam kendimi savaş alanı ortasında silahların yanında bulacağım, diye düşünüyor insan. 13 kişilik Bulgar-Rus ressam ekibinin yöneticisi, Pleven Panoramasının resim kısmını tasarlayan Nikolay Oveçkin, işini büyük ustalıkla yaptı. Ziyaretçiler, asansörleri kullanarak çatışmaların yapıldığı alana geniş manzara açılan iki sahaya çıkabilirler. Panorama binası, resim bölümü ve de nesne planı dahil her şeyin 8 ay gibi kısa bir süre içinde tamamlanmış olması, kayda değerdir.

bayramturu2

Çalışmalara uzmanlardan başka büyük sayıda gönüllü de katıldı ve Pleven Panoraması, 10 Kasım 1977 tarihinde Pleven şehrinin kurtuluşunun 100. yılı dolayısıyla açıldı. Panoramanın giriş bölümünde ziyaretçiler, üzerinde “Nesillere vasiyettir” yazısı bulunan bir hatıra levhası görecekler. Levhanın arkasındaki duvara örülen metal kapsül ise 2077 yılının aynı tarihinde açılacak. Kapsülün içinde Pleven sakinlerinin gelecek nesillere bıraktıkları vasiyetler var.

3.Gün – Cuma
Tarihi Plevne şehrinde kahvaltımızı ettikten sonra Bulgaristan başkenti ve en kalabalık şehri olan Sofya ‘ya hareket ediyoruz. Hotelimize yerleşiyoruz.

 sofya

SOFYA

Sofya Vadisi’nin büyük bir alanını kapsayan şehrin kuzeyinde Sıra Dağlar (Stara Planina), doğusunda ve güneydoğusunda Sredna Gora, güneyinde ve güneybatısında Vitoşa dağı, batısında ise Lülin, Viskâr ve Çepın dağları bulunur. Şehir, İskır nehrinin ve soldaki kollarının şeritleri üzerine kuruludur.

azizsofiakilisesi

Aziz Sofia Kilisesi

4. – 6. yüzyıllar arasında inşa edilmiş olduğu söylenen Aziz Sofia Kilisesi, şehirde bulunan Doğu Ortodoks kiliselerinin en eski olanıdır. Erken dönem Hıristiyan mimarisinin Balkanlardaki en göz alıcı örneklerinden biri olarak bilinen kilise, 14. yüzyılda başkente adını vermiştir. Sofia kelimesi kutsal bilgelik anlamına gelmektedir.

Bölgedeki Türk egemenliği zamanlarında camiye dönüştürülen Aziz Sofia Kilisesi, 30 yıl sonra üst üste olan 2 depremle minaresi yıkılarak terk edilmiş ve sonrasında hemen yeniden kiliseye dönüştürülmüştür. Yerel mitler, kilisenin kendini doğal felaketlere karşı koruyan sihirli güçleri olduğundan bahsetmektedir.

Adres: Paris Sokağı, No: 2, Sofya

Aziz George Rotunda Kilisesi

54. yüzyılda Roma şehri Serdica’nın kalıntıları üzerine inşa edildiği söylenen Aziz George Rotunda Kilisesi, Sofya’da bulunan en eski yapı olma özelliğine sahiptir. UNESCO tarafından koruma altına alınmış olan yapı, dikkat çekici bir mimari yapıya ve kubbesinde birçok farklı zamanda yapılmış olan nefes kesici fresk süslemelere sahiptir.

Kilise, Osmanlı döneminde cami olarak kullanılmıştır. 22 peygamberin tasvir edildiği freskler, Osmanlı döneminde dini sebeplerce üstleri boyanarak kapatılmıştır. Bu nedenle varlıkları ancak 20. yüzyılda keşfedilmiştir.

Kırmızı kiremitlerden inşa edilmiş olan sevimli kilise bahçesi içerisinde Serdica şehrine ait arkeolojik kalıntıları ziyaret etmek de mümkündür. Günümüzde müze olarak kullanılan Aziz George Rotunda Kilisesi, salı – cumartesi günleri 10.30 – 13.00, 15.00 – 17.30 saatleri arasında ziyarete açıktır.

Adres: Sveta Nedelya Meydanı, No: 5, Sofya

Telefon: (+359) 2 981 65 41

alexanderkatedrali

Alexander Nevsky Katedrali

Çar II. Alexander önderliğinde 1878 yılında Türk egemenliğine baş kaldırıp Bulgaristan’ın özgürleşmesini sağlamak amacıyla yapılan savaşta ölen Rus askerlerini onurlandırmak amacıyla 1882 – 1912 yılları arasında inşa edilmiş olan Alexander Nevsky Katedrali, 20 yüzyıl mimarisinin en göz alıcı örneklerinden biridir.

5 kubbeli nefes kesici bazilika binası, fresklerle süslü dış yüzeyi ve tahtadan oyma süsler, mozaik duvarlar, vitraylı pencereler ve mermer sütunlarla bezeli iç dekorasyonu ile büyüleyici bir atmosfere sahip olan katedralin içinde, ayrıca bir de İkona Müzesi bulunmaktadır. İkona Müzesi içerisinde,  9.  – 18. yüzyıllar arası üretilen başyapıt niteliğindeki dini ikonalar sergilenmektedir.

Sofya’nın sembolü olan yapılardan biri hâline gelen katedral, kendiyle aynı adı taşıyan Alexander Nevsky Meydanı’nın üzerinde bulunmaktadır. Bu meydan aynı zamanda Bilinmeyen Asker Anıtı’na da ev sahipliği yapmaktadır. Sürekli yanan bir meşaleye sahip asker mezarı şeklindeki bu anıt da, Rus askerlerinin hatırasının yaşatılması amacıyla inşa edilmiştir.

Katedrali her gün 07.00 – 17.30, müzeyi ise 10.00 – 18.00 saatleri arasında ziyaret etmek mümkündür.

Adres: Aziz Alexander Nevsky Meydanı, No: 1, Sofya

Telefon: (+359) 2 981 57 75

Ulusal Arkeoloji Müzesi

15. yüzyılda inşa edilmiş olan sarmaşık kaplı Büyük Cami yapısının içerisinde kurulu olan Ulusal Arkeoloji Müzesi, sadece içerisinde bulunduğu yapıyı ziyaret etmek için bile gidilmesi gereken bir mekândır.

Trakya İmparatorluğu, Yunan ve Roma dönemlerine ait sanat eserlerini, obje ve tarihi kalıntıları içerisinde barındıran müzenin en ilgi çekici sergisi Vulchitrun Hazinesi bölümüdür.

12 kg ağırlığındaki hazine, farklı dekorasyonlara sahip ilginç şekillerdeki 13 altın objeden oluşmaktadır. Muhafızlarla korunarak sergilenen bu hazinenin zamanında Trakya Kralı’nın hizmetindeki bir rahibe ait olduğu ve dini ritüellerde kullanıldığı söylenmektedir.

Müze; yaz dönemi her gün 10.00 – 18.00, kış döneminde ise salı – pazar günleri 10.00 – 17.300 saatleri arasında ziyarete açıktır.

Adres: Saborna Sokağı, No: 2, Sofya

Telefon: (+359) 2 988 24 06

kodiseyfullahcamii

Kodi Seyfullah Efendi Camii

1576 yılında Mimar Sinan tarafından inşa edilmiş olan Kodi Seyfullah Efendi Camii, bir zamanlar 70’ten fazla camiye ev sahipliği yapmış olan Sofya’da hâlen işlevine devam eden ve bozulmadan korunmayı başaran tek camidir.

Duvarları, göz alıcı mavi çiniler ve Kuran’dan sözlerin yazılı olduğu kaligrafik yazılar ile süslü olan cami; turistik gezi mekânı olmasa da, ibadet zamanları haricinde dini açıdan uyumlu giyinen turistlere kapılarını açmaktadır.

Dışındaki Türk hamamı kalıntıları ve abdesthaneden ilham alınarak “birçok banyo” anlamına gelen Banya Bashi adıyla da alınan cami, ibadet saatleri haricinde her gün 08.00 – 21.00 saatleri arasında ziyarete açıktır.

Adres: Maria Louiza Meydanı’nın Triaditsa Sokağı ile kesiştiği nokta, Sofya

ulusalsanatgalerisi

Ulusal Sanat Galerisi

Çarlık Sarayı’nın içerisinde yer alan ülkenin en kapsamlı sanat koleksiyonuna sahip Ulusal Sanat Galerisi içerisinde, 60,000 eser sergilenmektedir.  Gıcırtılı tahta merdivenleri, dev şömineleri ve yüksek tavalarıyla mistik bir atmosfere sahip olan müze binası da en az içerisinde bulunan sanat eserleri kadar ilgi görmektedir.

1382 yılında Bulgaristan Osmanlılarca fethedildiğinde, görkemli binanın bölgenin yönetiminden sorumlu Osmanlı paşasının konağı olarak kullanıldığı söylenmektedir.

Ulusal Sanat Galerisi içerisinde; Tzanko Lavrenov, Stoyan Sotinov, Zograf, Dospevski ve Pavlovic gibi değerli Bulgar ressamların eserlerini görme şansına sahip olabilirsiniz. Ulusal Sanat Galerisi; çarşamba – pazar 10.00 – 17.30, salı – perşembe ise 10.00 – 18.30 saatleri arasında açık bulunmaktadır.

Adres: Çarlık Sarayı binası, Battenberg Meydanı, No: 1, Sofya

Telefon: (+359) 2 980 33 25

Bulgaristan Cumhuriyeti Ulusal Parlamentosu

Neo klasik tasarımı Sırp – Bulgar mimar Konstantin Jovanović  tarafından çizilen Bulgaristan Cumhuriyeti Ulusal Parlamento binası, 1884 – 1886 yılları arasında Saksonyalı genç mimar Friederich Wilhelm Gustav Liebe tarafından inşa edilmiştir.

Tarihi önemi ve mimari güzelliğiyle bir kültürel anıt olarak kabul edilen parlamento binasını ziyaret edebilmek için Parlamento Genel Sekreterliği’nden izin alınması gerekmektedir.

Gruplar hâlinde veya tek başınıza gezebileceğiniz yapı içerisinde; Bulgaristan cumhuriyet tarihine ışık tutan tarihi belge ve fotoğrafların bulunduğu bir bölüm, sanat eserlerinin sergilendiği bir müze ve devlete ait oturumların yapıldığı salonlar yer almaktadır.

Adres: Narodno Sabranie Meydanı, No: 2, Sofya 

ulusaltarihmuzesi

Ulusal Tarih Müzesi

Balkanların en büyük tarih müzesi olarak bilinen Ulusal Tarih Müzesi kapsamında 650,000’den fazla sergi alanı yer almaktadır. Avrupa bakış açısıyla tarih öncesinden günümüze değin Bulgaristan’ı ele alan müzeyi gezmek saatler almaktadır.

Eski evlerdeki kültür değişkenleri, geleneksel kostümler ve tarih boyunca moda, geleneksel motifli nakışlar, Bulgar sinemasında kullanılan özgün kostüm, silah, eşya ve dekorlar; eski dünyanın izleri gibi birçok ilgi çekici bölümden oluşan müzeyi hakkını vererek gezmek için, bir tam gününüzü ayırmanız tavsiye edilmektedir.

Etkileyici koleksiyon ve sergileriyle Sofya’daki kültür duraklarının birinci sırasında yer alan Ulusal Tarih Müzesi’ni, haftanın her günü 09.00 – 17.30 saatleri arasında ziyaret etmek mümkündür.

Adres: Vitoshko Lale Sokağı, No: 16, Sofya

Telefon: (+359) 2 955 42 80

Battenberg Mozolesi

1897 yılında İsviçreli mimar Hermann Mayer tarafından, neo klasik ve neo barok stillerinin eklektik bir karışımı olarak inşa edilmiş olan Battenberg Mozolesi; modern Bulgaristan’ın ilk devlet başkanı olan Prens I. Alexander’in ebedi dinlenme noktasıdır.

11 metre yüksekliğindeki 80 metrekarelik yapının göz alıcı, süslü dış yüzeyi Bulgar ressam Haralampi Tachev tarafından boyanmıştır.1937 yılında ölen prensin kişisel eşyaları da karısı tarafından burada sergilenmek üzere bağışlanmıştır. Mini sergide; prensin notları, fotoğrafları ve kişisel eşyaları bulunmaktadır.

Adres: Vasil Levski Bulvarı, No: 81, Sofya

Sofya Hayvanat Bahçesi

1 Mayıs 1888’de kraliyet kararnamesi ile kurulan Sofya Hayvanat Bahçesi, ülkenin en büyük ve en kapsamlı zoolojik bahçesidir. 36 hektarlık bir alan üzerine kurulu olan Sofya Hayvanat Bahçesi içerisinde, binin üzerinde hayvan ve iki yüz ellinin üzerinde farklı hayvan türü olduğu söylenmektedir.

Otoburlar, avcılar, kuşlar, primatlar ve penguenler olmak üzere 5 bölümden oluşan hayvanat bahçesi her yıl bünyesine yeni yaşam alanları katarak sınırlarını genişletmekte ve böylece yeni yerel türlere ve dünya çapsından diğer egzotik hayvan türlerine kucak açmaktadır.

Sofya Hayvanat Bahçesi, hafta içi her gün 08.00 – 17.00 saatleri arasında ziyarete açıktır.

Adres: Sreburna Sokağı, No:1, Sofya

Telefon: (+359) 2 567 77 77

Şehrin dışında kalan yerler

Sofya, Bulgaristan’ın en modern şehirlerinden biridir. Sofya’nın hemen dışında Bulgaristan’ın kırsal bölgelerine göz atabileceğiniz doğasıyla ve tarihi miraslarıyla ziyaretçilerini büyüleyen birçok farklı gezi rotası bulunmaktadır.

boyanakilisesi

Boyana Kilisesi

UNESCO Dünya Miras Listesi kapsamında yer alan Boyana Kilisesi, Sofya’nın 8 km güney batısındaki Lying ilçesinde yer almaktadır. 3 yapıyı içeren bir dini kompleks olan Boyana, Bulgaristan’da yer alan en önemli tarihi turistik gezi alanlarından biri olma özelliğine sahiptir.

Tipik bir Ortaçağ Bulgar Ortodoks kilisesi mimarisine sahip olan yapının, ilk bölümü olan doğu kanadı binası; 11. yüzyılda inşa edilmiştir. Daha sonra 13. yüzyılda II. Bulgaristan İmparatorluğu zamanında ana gövde konumundaki yapı ortaya çıkarılmıştır. Kompleks; 19. yüzyılda eklenen batı kanadı binasıyla tamamlanmıştır.

Boyana Kilisesi yapıları, iç dekorasyonlarındaki fresklerle ünlüdür. Kompleks içerisindeki fresklerde yaklaşık olarak 240 farklı insan yüzünün resmedildiği söylenmektedir. Ortaçağ Doğu Avrupa sanatının en göz alıcı eserlerini içeren bu yapıları gezerken, Bulgaristan sanat ve kültürüne ait eşsiz izlenimler edinebilirsiniz.

Adres: Boyansko Ezero Sokağı, Boyana bölgesi, Sofya

Telefon: (+359) 2 959 09 39

rilskimanastiri

Rilski Manastırı

Rilski Manastırı, Sofya şehir merkezinin 120 km güneyinde Alp Dağları’nın eteklerinde kurulu doğasıyla nefes kesen Rila Ulusal Parkı’nın bünyesinde yer almaktadır.

Bulgaristan’da bulunan en dikkate değer tarihi kültürel miraslardan biri olan manastır, 10. yüzyılda Bulgar keşiş Rilalı Aziz John’un müritleri tarafından inşa edilmiştir. Manastırda yaşam, bölge Osmanlı egemenliği altına girene kadar 5 yüzyıl boyunca devam etmiştir. Daha sonra yangınlarda zarar gören manastırın bir bölümü 19. yüzyılda yenilenmiştir.

Manastırın duvarları, günahkârların cehennemde nasıl azap çekeceklerini anlatan İncil’den sahneleri içeren resimlerle süslüdür.

Rila Ulusal Parkı’na giden kampçılar, isterlerse manastır içerisinde yer alan bir açık hava hücresinde bir gece konaklayabilmektedirler. Maceraperestlere ve tarih meraklılarına bu otantik mekânda mutlaka bir gece kamp yapmaları ve o atmosferi yaşayarak deneyimlemeleri önerilmektedir.

Bölgeye ulaşabilmek için araba kiralayabilir ya da Sofya şehir merkezinden Dupnitza Köyü’ne her sabah saat 08.00’da hareket eden otobüse binebilirsiniz.

Dupnitza Köyü’ne vardığınızda saat 10.00 ve 11.00’de kalkan Rila Köyü otobüslerine binmeli ve Rila’ya ulaştığında ise 12.20’de manastıra doğru hareket eden otobüsü yakalamalısınız.

Manastıra kolayca ulaşabilmenin bir alternatifi ise turlara yazılmaktadır. Bölgeye özel turlar düzenleyen turizm şirketleri gezi gruplarını aktarma yapmadan kendi özel minibüsleriyle bölgeye ulaştıracaklardır.

Adres: Sofya’nın 120 km güneyi

vitoshadagi

Vitosha Dağı

Sofya şehir merkezinin 10 km kuzeyinde bulunan görkemli Vitosha Dağı’na ulaşabilmek için, merkezden kalkan ve dağın farklı rotalarına doğru hareket eden tam 15 ayrı otobüs bulunmaktadır. 30 dakikalık bir yolculuk sonunda ulaşılabilen dağa dilerseniz araba kiralayarak da gidebilirsiniz.

Vitosha Dağı, Sofyalıların bir numaralı kaçamak mekânıdır. Yazın dağ yürüyüşü, kışın ise kayak yapmak için biçilmiş kaftan olan bölgede; ayrıca eşi benzeri görülmeyen doğal taş ve mineral oluşumlarına rastlanmaktadır. Bölgenin bazı alanlarında bu kayalık bölgelerde doğal minareli su kaynakları bulunmaktadır.

Taş nehirlere, buzul taşlarına, volkanik kaynaklı göz alıcı kayaçlara ev sahipliği yapan dağ; aynı zamanda Bulgaristan’ın en büyük ormanını ve doğal parkını da içerisinde barındırmaktadır.

Sofya banliyölerinin eteklerinden başlayan Vitosha Doğa Parkı, büyüleyici el değmemiş bir ormanla birleşerek dağın doruklarına değin ulaşmaktadır. Bu orman içerisinde ayı, tilki, yaban domuzu, geyik ve nadir bulunan kuş türleri yaşamaktadır.

Dağ üzerindeki en popüler kış sporları merkezi, Aleko’dur. Burada birçok modern ve lüks otel ve farklı zorluk derecelerinde sayısız kayak parkuru bulunmaktadır. Vitosha Dağı, genellikle hafta sonları oldukça kalabalık olmaktadır. Zamanı müsait olanlara; dağı hafta içi sakinken ziyaret etmeleri, tadını daha çok çıkarabilmeleri adına önerilmektedir.

Adres: Sofya’nın 10 km kuzeyi

4.Gün – Cumartesi
Başkent Sofya ‘da kahvaltımızı ettikten sonra Türkiye ‘de filibe olarak bilinen Plovdiv şehrine hareket ile turumuza devam ediyoruz. Hotelimize yerleşiyoruz.PLOVDİV (FİLİBE)plovdivEvmolpiya, Filipopolis, Pulpudeva, Trimontium, Puldin, Filibe, Plovdiv.. Topraklarından geçen her toplulukla birlikte adı değişen bu kent Avrupa’nın en eski şehirlerinden biri.Türkiye’de Filibe adıyla bilinen Plovdiv, Yukarı Trakya ovası nda, Nebet Tepe, Taksim Tepe, Cambaz Tepe diye anilan üç tepe üzerinde kurulu. Kentin ortasından Meriç Nehri geçiyor ve nehrin iki yakası 6 köprüyle birbirine bağlanıyor. Plovdiv 400.000’e yaklaşan nüfusuyla Bulgaristan’ın ikinci büyük kenti. Arkeolojik bulgulara göre yaklaşık 6000 yıllık bir tarihi olduğu belirlenen Plovdiv’in, Roma’dan, Atina’dan ve istanbul’dan daha eski bir kent olduğu söyleniyor. Bulgaristan’ın önemli bir tarım bölgesinin merkezi olan bu kent, aynı zamanda önemli bir kültür merkezi olma özelliği taşıyor. Bu çerçevede, 1956 yılında “mimari koruma alanı” ilan edilmiş, 1979’da UNESCO Mimarlık altın madalyası almı ş, 1999 yılında da Avrupa Kültür Başkenti seçilmiş. Kentin eski mahallelerinde arnavut kaldırımlı küçük ve dar sokaklar, renkli bina cepheleri, ahşap ya da demir korkuluklu pencereler, ağır kapılar, her çeşit meyve ağaçları, asmalar, ve gül fidanlarıyla dolu yemyeşil bahçeler, gerçekten de insanın ruhunu arındırıyor gibi.

 

tarihievlerTarihi evler

Müze-şehir de diyebileceğimiz Plovdiv’in eski kısmında tarihi anıt olarak sınışandırılan çok sayı da ev var. Bu geleneksel evlerin mimari tarzı “Plovdiv Barok tarzı” olarak adlandırılıyor: simetrik bir yapı; merkezde salon, etrafında yine merkeze göre simetrik şekilde yerleşmiş odalar. Orta halli ailelerde salon dikdörtgen oluyor, zenginlerde ise oval. Boyalı niş’lere, en güzel oymacılık örneklerinin sergilendiği ahşap tavanlara ve güneşin her daim içerde olmasını sağlayan bir pencere donanımına sahip bu evler Avrupa tarzı mobilyalarla döşenmiş.Restore edilmiş 150’den fazla evden oluşan bu alanda, bugün binaları n her biri müze, galeri, atölye, otel, lokanta ve gece kulübü gibi işlevler üstlenmiş. Örneğin Argir Kuyumcuoğlu Evi (1847) bugün Etnografya Müzesi olmuş. Dimitar Georgiadi Evi (1848) ise Ulusal Uyanış ve Özgürlük Mücadelesi Müzesine dönüşmüş. Tchomakov Evi (1860) ya da Zlatyu Boyacıyev Evi artık bir sanat galerisi ve Bulgaristan’ın en ünlü ressamlarından Boyacıyev’in en geniş resim koleksiyonunu barı ndırıyor. Bir dönem Fransız şair Alphonse de Lamartine’nin kaldığı ev de bugün Bulgar Yazarlar Birliği’nin merkezi.İçlerinde en simgesel ve tipik olan Balabanov Evi de sanat galerisi ve konser binası bugün. Ev aslında 19.yy başında zengin bir tüccar tarafından inşa edilmiş ama orada oturan son kişinin, yine bir tüccar olan Luca Balabanov’un adını taşı yor. 1930’lu yıllarda yıkılan ev, 45 yıl sonra aynı yere yeniden inşa edilmiş. Bu yapı, görkemli ve estetik cephesi ile Bulgar barok döneminin en güzel yansıtıcısı. Göz kamaştıran ikonları ile kiliseler, yüzyıllık ağaçlarıyla Kral Simeon Parkı, çok değerli altın objeleriyle arkeoloji müzesi, açık hava cafe’leri, Sanatçılar sokağı, antikacIlar. Burası sanki bir elişçiliği krallığı; resimli-tahta oyma kutulardan, dantellere, çarpıcı renklerdeki dokumalara kadar, yok yok. Bölgeden eli boş çıkmak imkansız. Geçmişten bugüne yolculuk gibi, hatta zamanı unutmak gibi. Beş duyuya hitap eden bu güzellik sadece eski şehir çekirdeğinde değil her girilen sokakta yeni bir keşif kaynağı oluyor.Antik dönemden bugüne kalan eserlerde merkezde yer alıyor. Roma Anfitiyatrosu kalenin güney girişi yakınlarında. Büyüklüğü ve mimarisinin görkemi ile öne çıkıyor. 5-7 bin kişi kapasiteliymiş; sahne heykellerle süslüymüş; Tiyatro bölümler halindeymiş ve her bölümün sıralarına şehrin mahallelerinin adı yazılıymış. Her mahalleli kendi yerini, nereye oturacağını bilirmiş. Sahnesi bugün de konser ve gösteriler için kullanılıyor. Roma Stadyumu ise, at nalı biçiminde, 30 bin kişi kapasiteli. Burada, 4 yılda bir Olimpiyat oyunları tarzında spor karşılaşmaları yapılırmış.

 

 

 

KİLİSELER,CAMİLER

kiliselercamiiler

Dünyaca ünlü Batchkovo Manastırı, Plovdiv-Smolyan yolunda. Bizans döneminden kalma bir Gürcü manastırı. Başlangıçta sadece Gürcistan’dan gelen keşişlerin yaşadığı manastır zamanla Bulgarlaşmış. Kral Ivan Alexandre döneminde genişlemiş ve çok sayıda yeni fresk eklenmiş. Osmanlı zamanında da hristiyan topluluktan destek almayı ve hristiyanlığ a hizmet etmeyi sürdürmüş. Manastırın iç avlusundaki baş kilise, 1604’de yapımı biten Azize Meryem Kilisesi. Eski Bakuryan kilisesinin temelleri üzerine yapılmı ş. Burada tahta üzerine oyulmuş ilk sunaklardan biri var. Tekrarlanan asma yaprağı motişi ikonlar, ahşap üzerine işlenmiş. Dekorasyonda altın işleme, telkari ve mine de kullanılmış. Bütün bunlar manastırın kendi döneminde önemli bir kuyumculuk merkezi olduğunu gösteriyor. Ayrıca, eski Bizans, Bulgar ve Gürcü kitapları ve el yazmaları ile zengin bir kütüphanesi de var.

kiliselercamiiler2

Plovdiv, kendisini Filibe olarak adlandıran Türkler için çok tanıdık bir şehir. Osmanlı zamanında inşa edilen çok sayıdaki cami, han, hamam, medrese, kervansaray gibi yapılardan bazıları bugünlere de gelebilmiş. Örneğin Cumaya Camii olarak bilinen Ulu Cami. Osmanlının Bulgaristan’daki en önemli eserlerinden biri olan bu cami çok yeni bir restorasyon çalışması sonunda bugün ibadete açık bulunuyor. Bir de, Beylerbeyi fiehabeddin Paşa’nın yaptırdığı cami, medrese, han, hamam ve mutfaktan oluşan külliyeden geriye kalan imaret Camii var. Ayrıca, Doğu Avrupa’nın en eski saat kulelerinden biri de burada ve “Sahat Tepe” adıyla bilinen yerdeki bu saat hala çalışıyor.

Bu düzenli şehirde altı üniversite var. Paisiy Hilendarski (Plovdiv Üniversitesi), Güney Bulgaristan’ı n en büyük, ülkenin de ikinci büyük üniversitesi. 40 kadar alanda eğitim veriyor, Türk Dili ve Edebiyatı bölümü de var.

Şehrin ekonomisi turizm, gıda ve sanayi (elektrik-elektronik, kereste, metalurji, selülöz ve kağıt, kimya ürünleri) üzerine kurulu. Uluslararası Fuar Merkezi Balkanlar’ı n en büyüğü. Ekonomik ivmeye serbest bölgenin katkısı da önemli. Yerli ve yabancı firmalara hizmet sunan Plovdiv Serbest Bölgesi, ana ulaşım noktaları üzerinde yer alıyor.

pamporovoPAMPOROVO (KAYAK TURİZMİ)

Plovdiv’in 70 km güneyinde, ülkenin en prestijli kış turizminin yapıldığı yer olan Pamporovo bulunmakta.

pamporovo2Pamporovo Kayak Merkezi, Bulgaristan’daki en ünlü ve en büyük kayak merkezidir. Sofya’dan 250 km. ve Filibe’den yalnızca 80 km. uzaklıkta bulunur. Merkez, Rodoplarda bulunan ve Snejanka (1926 m.) adını taşıyan bir tepenin eteklerine kurulmuştur. Pamporovo ’nun en dikkat çekici özelliklerinden birisi de asırlık çam ağaçlarıyla insanlara sunduğu olağanüstü doğasıdır. Bölgeye gelen turistler, bu büyüleyici manzara karşısında oldukça etkilenirler.

Orta Rodoplarda bulunan Pamporovo Kayak Merkezi, yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktasıdır. Kayak pistlerinin toplam uzunluğu 18 km.dir ve teleferiklerin 1 saatteki yolcu taşıma kapasitesi 7000 kişidir. Kayak sezonu Aralık ayında başlar ve Nisan ayına kadar devam eder.

 

Orta Rodoplar, Bulgaristan tarihi içinde oldukça önem taşımaktadır. Bölgedeki tarihi ve kültürel yapının insanlığın gelişim surecine önemli etkisi olmuştur.  Bölgede Taraklardan ve Romalılardan kalmış kaleler, antik yollar, mezarlıklar ve tapınak kalıntıları vardır.

pamporovo3

Özellikle Türk turistler tarafından çok beğenilen Pamporovo Kayak Merkezi, fiyat ve yakınlık bakımından da avantajlar sağlamaktadır.

Turizm ve kaplıcalar

18 belediyeden 13’ünde boş devlet tarım arazisi var. Bunların arasından en çok 5 bin 970 dekar ile Karlovo belediyesi önde geliyor. İlde 5 bin 870 yatak kapasitesi ile 40 otel ve motel mevcut. Bunlardan en büyükleriolan Trimontsium–Prenses, Maritsa, Novotel, Sankt Peterburg ve Bulgaria Plovdiv’te yer almakta. Bölgede ülkemizdeki en önemli iki termal tedavi merkezleri bulunuyor. Hisar’da birçok termal maden kaynak ve modern tedavi teçhizat ile sindirim, bağırsak ve böbrek hastalıkları iyileştirme tesisleri var. Nareçenski bani, biraz daha ılık suyuyla periferik sinir sistem tedavisi için uygundur. İnsanların sağlığı için bölgede 20 hastane 4 bin 500 yatak ile hizmet vermekte.

Plovdiv, ikiye ayrılan imparatorluğun doğu tarafı olan Bizans’ın içine dahil edilir. 

6. yüzyılda Slavlar’ın da gelmesiyle daha önce TrimociumFlavia, Ulpiya, Yulpiya gibi isimlerle anılıyorsa bundan sonra Slav dilinde Pulpudeva, Puldin, Pouldin gibi adlar meşhur olur. Plovdiv adı da buradan gelmektedir. Daha sonra Bizans ile Bulgar devleti arasında yüzlerce savaş vuku bulur. Slavlar’ın bölgeye yerleşmesi ile etnik ve kültür karakteri değişir. 

Türkler ‘in hakimiyeti altına geçinceye kadar şehir 15 kez el değiştiriyor. Türkler Balkan yarımadasına 14. yüzyılda girerek İstanbul’u fetheder. Meriç nehir kıyısı etrafı Lale Şahin Paşa’nın kumandası altına bırakılır.

Plovdiv garnizonu uzun zaman savunma yapar. Türkler’in Markovo yakınlarında şehre giden su sistemini keşfetmesi ve kesmesiyle Plovdiv 1364 yılında Osmanlı tarafından fethedilerek yeni bir isimle anılır: Filibe.

Osmanlı zamanında Filibe, imparatorluğun iç kısmında kalarak önemli ticari ve ekonomik merkez haline gelir. Şehirde 55 cami, han, hamam, 9 medrese, kervansaray gibi yapılar inşa edilir. Pazar yeri, Ulu (Cumaya) camii ve nehrin arasında yer alıp 800 dükkana kucak açar. Pazar yeri günümüzde de en hareketli meydandır. 1853 yılında Filibe 50 bin nüfüsa sahip olan yerleşim yeri idi. Bulgaristan bağımsızlığını kazandıktan sonra Filibe, Plovdiv ismini alır.

Plovdiv’de altı tepe meşhurdur. Bunlardan üçü birbirine çok yakın ve Timontsium adı verilen tepelerdir. Günümüze intikal eden isimlerini söyle sayabiliriz:

Nebet tepe, Cambaz tepe, Cendem tepe, Sahat tepe, Bunarcık ve Taksim. 

Bunların bazıları üzerinde ”Stari grad” dendiği eskiye ait ev ve yapılar vardır. ”Stari grad”ın içine girenler geçmişi bire bir yaşıyor gibi bir izlenimle karşı karşıya kalır.

Burada en önemli eserlerden bazıları şunlar

Roma zamanından kalma Amfitiyatro, Etnograf müzesi, Balaban evi vs. 1975 yılındaki kazılarda Romalılara ait stadyum keşfedildi. Şehrin merkezinde yıl başlarında ise yine o döneme ait eserler bulundu. Osmanlı’nın hakim olduğu her şehirde olduğu gibi burada da, Sahat tepede bulunan saat kulesi mevcuttur. Osmanlı Balkanlar’a ayak basarak Edirne’yi fethetmiş, daha sonra Lale Şahin Paşa’nın eliyle Filibe alınmıştır. 1365 yılında gerçekleşen bu  fetihten sonra Türkler görkemli bir mabed yaptırmışlar. Murad Hüdavendigar ismini taşıyan bu camii halk tarfından Ulu ve Cumaya camisi diye anılır. Taş ve tuğladan kalın duvarları ve mermer kaplı kubbesiyle yaklaşık 33 ve 45 metre ebadındadır. Çok köşeli ve kuzeydoğu tarafında yükselen minarenin ise kırmızı tuğla üzerine horosanla geçilmiştir.

Kaynaklara göre eskiden minarenin yüksekliği bugünün iki katı imiş. Caminin güneydoğusunda bugünde korunmuş olan güneş saati mevcuttur. Mabedin içi Naksi Mustafa Çelebi tarafından 19. yüzyılda yazılarla süslenmiştir. Şehirdeki diğer cami ise beylerbey Vezir Şahin Paşa’nın oğlu Sahabidin Paşa’nın adını taşımaktadır. Yanında bir imaretin bulunması, halk tarafından imaret camisi diye anılmasına neden olmuştur. 1442–1444 yıllarında kurulmuş olup bir kubbeli yapının içinde önde gelen kumandanların birinin yattığı söylenir.

5.Gün – Pazar
Plovdiv şehrindeki kahveltımızdan sonra alışverişimizi yapıp Türkiye ‘ye dönüş yapıyoruz.

OTELLER
İki Kişilik Odada Kişi Başı Tek Kişilik Oda Farkı 0-2 Yaş Çocuk 3-6 Yaş Çocuk
4* / 5* Oteller 249 Euro 349 Euro Ücretsiz(Yolculukta ayrıca koltuk verilmez) 110 Euro(Konaklamalarda ayrıca yatak verilmez)

 

FİYATLARA DAHİL OLAN HİZMETLER
  • Otobüs ile ulaşım.
  • 4*/5* Otellerde kahvaltı dahilinde konaklama.
  • Rehberlik Hizmetleri.
FİYATLARA DAHİL OLMAYAN HİZMETLER
  • Yurt dışı çıkış harç ücreti (15 TL)
  • Vize ücreti (100 EURO)
  • Öğlen ve Akşam Yemekleri.
  • Kişisel harcamalar
  • Hotel ekstraları
NOTLAR
  • Tur kapsamı dahilinde belirtilen oteller, rezervasyon talepleri ve otel müsaitliğine bağlı olarak aynı veya aynı standartta bulunmadığı takdirde daha üst standartlarda benzer bir otelle değiştirilebilir. Bu tür durumlarda ilgili bilgilendirme tarafınıza 48 saat kala yapılacaktır.
  • Bu sayfada ve bu web sitesine bağlı diğer sayfalarda sergilenen Seyahat Acentesi hizmetlerinin fiyatları günlük bazda değişiklik gösterebileceği gibi, gün içerisinde de kur farkından, havalimanı vergisinden ve ticari sebeplerden  kaynaklanan durumlardan dolayı her zaman değişiklik gösterebilecektir. Bu nedenle müşterilerin aynı hizmet için farklı tarihlerdeki alışlarından farklı fiyatlardan ücretlendirilebileceklerini bilmeleri gerekmektedir.

YorumlarDiğer Yorumlara Bak

Yorum Yap

Email adresiniz yayımlanmayacaktır.Tüm alanları doldurunuz.






Copyright © 2013 MCT Turizm